Journal Name:
- Türkiye Aile Hekimliği Dergisi
Author Name |
---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Gastrointestinal
(GI
) şikayetler toplumda oldukça sık görülmektedir. Avrupa nüfusunun %60'ından fazlasının yıl içerisinde bir abdominal şikayeti olduğu bilinmektedir. GI şikayetleri olanların yaklaşık %20-40'ı aile hekimine başvurmaktadır. Bir aile hekimi Avrupa'da her yıl ortalama 200-250 arası dispepsili hasta görmektedir. Bu da tüm hasta görüşmelerini yaklaşık %5'ine tekabül etmektedir. Avrupa birinci basamağında yıllık insidans 103/1000 civa¬rındadır. Bu insidans toplam hasta muayenelerinin %10'dan fazlasını oluşturarak GI sistem hastalıklarını bi¬rinci basamakta 4. sıradaki hastalık grubu yapmaktadır. GI hastalıklar morbidite, yaşam kalitesi ve sağlık harcamaları üzerine oldukça önemli bir etki yapmaktadır.
GI hastalıkların kliniğinde dispepsi ve peptik ülser hastalığı (PUD, birinci basamaktaki hasta muayenelerinin %5'i), gastroözefageal reflü hastalığı (GERD, %1-2), ve irritabl barsak sendromu (IBS, %5) ağırlıklı konular¬dır. Onkolojik bakış açısından kolorektal kanserlerin bazı ülkelerde yıllık 100 binde 30'a kadar yükselmiş olması bi¬rinci basamakta bu hastalıkların erken tanınmasının gere¬ğini önemle işaret etmektedir.
Avrupa birinci basamağı GI hastalığı olanların büyük kısmının sorunlarına cevap vermekte hastalıklarını yönet¬mekte, yaklaşık %5-10 arası hastayı uzman bakımı için sevk etmektedir. Prospektif çalışmaların uzun dönemli ta¬kip sonuçlarında da GI hastaların ancak %10-25 arası en-doskopi ve/veya ileri tanı ya da girişimsel tedavileri için ikinci basamağa sevk edilmekte olduğu görülmüştür.
GI hastalıklarla ilişkili kılavuzlar ne Avrupa ne de ülkemiz için birinci basamağa yönelik değildirler. Özellikle
ülkemizde hemen hepsi "otorite temelli" kılavuzlardır ve doğaldır ki sadece uzman bakış açısını yansıtmaktadırlar. Kılavuzlar oluşturulurken dayanılan yerel ya da ülke bazlı çalışmalar genelde uzman kliniğe başvuran yani seçilmiş gruplardaki şikayet, bulgu ve tanılara dayanmaktadır. Halbuki, birinci basamağa ayrımlaşmadan başvuran hastaların ilk şikayeti ve şikayetin terminolojisi (prezantasyonu) genellikle farklı olur. Şimdiye kadar kılavuzların uzmanlarca hazırlanması normal karşılanmalıdır ve bir konuda yaklaşım sistematiği ancak o konuda saygın uzmanlar tarafından getirilebilir. Ancak aile he¬kimliğinin gerek bakış açısındaki farklılık, gerekse içinde yer aldığı ve hizmet verdiği basamaktaki hastaların diğer uzmanların yer aldığı hastanelerdeki gibi seçilmiş olma¬ması, hastalıkların sıklık, safha vb. farklılıkları, birinci basamaktaki poliklinik yükü, kaynaklara ulaşmadaki güç¬lükler göz önüne alınınca, gerçekçi olmak, kolay ve etki¬li kullanılmak üzere aile hekimliğinde benimsenebilecek yeni kılavuzların oluşturulmasının gereği anlaşılabilir. Bu arada İngiltere, Hollanda, Finlandiya gibi bazı ülke¬lerde birinci basamak uygulama kılavuzlarının iyi bir sis¬temi olduğu halde bu kılavuzlara uyum-bağlılık son de¬rece zayıftır. Bu iyi tanıtım olmaması, sürekli yenileme ve geliştirme yapılamaması, mâli yaptırımların eksikliği, ülkelerin bölgesel kültürel ve coğrafi değişiklikleri ile açıklanmaktadır.
FULL TEXT (PDF):
- 4
216-218